KARACANIN ENTERİ...!
Sevgili Canlar mutlaka sizlerde biliyorsunuz.!
Her ne kadar gamıyonun rengi matlaşmış olsada yinede rengi kıp kırmızıydı karacanın emektar enter gamıyonu, ancak zamanla dizlerinde dermanı azalan insan oğlu gibi, enterinde dizlerinde gücü dermanı azalmıştı az buçuk dermanı olan enter o azıcık gücünü dermanınıda kendi sahibi olan karacalı Kemal Hasanın muhannete muhtaç olmaması için yollarda mekik dokumak suretiyle, Elbistan,dan malatyaya pancar çekerek harcıyordu, yine bir seferinde kasasının dolusu pancarı elbistandan malatya şeker fabrikasına getirmiş pancarını boşaltmak için oda diger gamıyonlar gibi sıraya girmişti, girmişti ama arka lastiklerinin aralarından fren balatalarının yanık kokusu geliyordu, yani bu demektirki zorlu bir yolculuk kateylemiş zarda olsa zorda olsa genede kendini fabrikanın içine atabilmişti. enterin balatalarının yanık kokusu gele dursun, enterin sahibi kemal hasanında karnı kırk gündür ac kalmış bir aslanın karnı gibi acıkmıştı, nasıl acıkmasınki bir önceki yediği yemeğin üzerinden hayli zaman geçmişti, şöförüne seslenerek ula oğul sadık sen heç acıkmanmı aha gaç sahat olduki boğazımızdan bi lokma bi şey bile geçmedi, ula oğul ben daha bu aclığa dayanamıyacam, garnım fena halde öyle bi acıktıki, pancar boşaltma sırası bizim gamıyona gelene kadar hadi şurada bi lokantaya gidekte eyi kötü bişeyler yiyek, bize sıra gelene kadar giderde gelirik bile hadi yeri hele yeri gamıyonun sağında solunda öyle eğleşip durma, ula sadık beni duymuyunmu dediğinde, kamıyonun şöförü sadık,da patronu kemal hasanın sesli ve sertçe bağırmasını duyunca birden bire irkildi, arka tekerin ön tarafından kamıyonun altına yatmış şaftı kontrol ettikten sonra dışarıya kadar vuran o kokunun balatadan gelip gelmediğini öğrenmesi için burnuyla tekerin sağını solunu kokuluyduki bir anda sağ elinin işaret parmağını kulağının içine sokarak karıştırmak suretiyle o duyduğu sesin uğultusunu gidermeye çalışıydı. hemi kulağını karıştırıp hemide kamıyonun altından çıkarak bana bi şeymi diyin kemal hasan abi dediğinde oda yok sana demiyim şorda birine diyim diyen kemal hasan,da sana diyim helbette, hadi oğul hadi şurada lokantanın birine varakda önce şu ac karnımızı doyurak diyerek, her ikiside birlikte yakınlarında bulunan lokantanın yolunu tutmuşlardı. yolda birlikte ağır, ağır giderlerken kemal hasan, şöförü sadığa seninde haberin varmı yokmu bilmemya, benim duyduğuma göre fethiyeli danamamikte pancar çekmeye gelecekmiş, eğer o gelirse, işallahkide gelir diye umut ediyim, eğer gelirse eyi kötü çalışırda elinde kalan bu son arabanın taksitlerini zamanında öder, eğer taksitlerini ödeyemezse vallaha gözünün yaşına bakmaz hami pekel arabayı hemen elinden alır bi çırpıda bağlar, o arabada kaç kişinin hakkı var sen biliyinmi diye söylenen kemal hasan sözlerine devam ederek, hani olanı kötü oğlanda değil yani gözü gönlü tok, hemide gözü gönlü bol ve aynı zamanda hemide gözü kara yiğit bir oğlan, hani yiğidi öldür amma hakkınıda inkar etme ver yani derlerya, amma benim tanıdığım kadar gerçi sende onu tanıyın dediğinde, sadık,da hee, hee bende iyi tanıyım hemi cet bettalı hemide danamamiği diye cevapladığında lokantanın kapısını açıp içeriye girmişlerdi bile, kemal hasan,la sadığı gören garsonlar her ikisinide kapıda karşılayarak buyurun ağalar buyurun deyip onların her zamanki oturdukları camın kenarındaki yeri oturmaları için bir kere daha göstermişlerdi, kemal hasan,la sadık sandalyelerini çekip oturarak kemal hasan, garsonlara hadi uşaklar hadi hele hazırda ne varsa çabık getirin dediğinde, şöförü sadığında garsonlara çocuklar banada bir buçuk kuşbaşı diyerek seslendiğini duyan kemal hasan garsonlara tekrar seslenerek oğlum banada bir buçuk adana kebap getirin diyerek bağırması lokantanın içini yankılandırmıştı. yemekler gelmiş karınlarını bir kaç gün idare edecek şekilde tıka basa doyuran kemal hasan,la sadık lokantadan çıkıp enterin yanına geldiklerinde pancar boşaltma sırasıda kendilerine gelmişti, sadık,da bi gayretle enteri tazzikli suyun altına çekerek beş dakikada pancarı hemen boşaltmışlardı. tekrar pancar getirmek için Malatya şeker fabrikasından çıkıp elbistan,a doğru seyri sefere koyulmuşlardı. aradan bir kaç gün geçmiştiki Fethiye,li hüseyin, namı diyar Danamamik,de karacalı kemal hasan,a ve diğer arkadaşlarına katılarak oda pancar çekmeye başlamıştı. iklimin şartlarına göre havalar çok soğuk gidiyidi, kışın ortasıydı, zaman, zamanda karlar yağar yollar tutulurdu, pancar çeken kamıyonların çoğunun mazotları donardı, Elbistan Malatya yolu yolda kalan kamıyonlarla dolup taşardı. Kemal hasan,ın enterinin kaloliferi bir soba gibi yanardı, şöför mahallini bir fırın gibi ısıtırdı, ancak şöför mahallinin fırın gibi sıcak olması enter,in mazot deposuna hiçmi hiç bir faydası yoktu, çünkü şiddetli soğuğa ve kışa karşı mazot deposu irtifa kaybedip daha fazla dayanamayarak, mazotu donup yolda kalmış kamyonlar gibi enter,inde mazotu donup kemal hasan ve sadık,la birlikte yolda kalmışlardı, enter,in çalışması için her ne kadar uğraştılarsa maalesef bir türlü enter,i çalıştıramadılar, onlarında diğer kamıyonlar gibi işleri Allaha kalmış gibiydi. Kemal hasan, bu gışta gıyamatta buralarda kalırsak bizleri ya kurtlar yer yada çakallar yer, yada buralarda her halde ölür gideriz, bu gidişle her halde ya kurtların bizi yemesini yada donarak ölmeyi bekliyecez diye kara, kara düşünürken uzaktan ağrı karlı bi sepkenin içinden danamamikle onun sarı kızı B.M.C. hızır gibi çıka gelmişti. Danamamik , mazotu donmuş bir vaziyette yolun kenarında karaca,lı kemal hasan,ın enterini gördüğünde püürrrşşşt ederek kendi arabasına hele eğleş bakam sarı kız, şöyle bi eğleşde bizim can dostlarımızdan kemal hasan,ın enter,i yolda kalmış galiba, şu karda kışda deli sadığa bahane bulmakda doğru olmazya diye söylenen danamamik, hadi sarı kızım şöyle bi eğleşde kemal hasan,ın enterini kanadımızın arasına alıp öyle gidek malatya,ya diyerek b.m.c. yi durduran danamamik aşağıya indiğinde neredeyse donma tehlikesi geçirecek olan kemal hasan,ı b.m.c. ye bindirerek yavaşca,da olsa yanan kaloliferin ısısında rahatlamaya çalışıydı, öte yandan danamamik her iki kamıyonada halatı bağlayarak, hadi gardaşım sende bi gayret etde şu ölüm girdabından, her ikimizde şuradan sağ salim çıkıp gidek diyerek sadığı entere bindirip kendiside b.m.c.sine binen danamamik, şöför mahallinde oturan kemal hasan,a hele sende bi cıgara yak gardaşım, sen cıgaranı yakana kadar bende b.m.c.nin ağzına bi lokma hamur veremde, oda onu geveleyip yutana kadar bende Allahın izniyle enter.i çekip götürürüm hep birlikte sağ salim malatya,ya kavuşuruz diyerek b.m.c.yi takviyeyle birinci vitese geçirip ya bismillah ya Allah nidasıyla Enter,ide peşine takarak o kıştan kıyametten alıp yoluna yollanmıştı. sağ salim akşama doğru B.M.C. ve ENTER biri birini çekerek, birlikte Malatya şeker fabrikasına doğru yaklaşmışlardı. hayli zamandır pancar kamıyonlarının gelmediğinin farkına varan fabrika işçilerini heyecanla birlikte korkuda sarmıştı, o heyecan ve korku içinde yoldan gelecek kamıyonlar için bütün işçilerin gözleri yola dikilmişti, bir kar sepkeninin içinde uzaktan ağrı gelen kamıyonların karartısını ve sesini duyan işçilere azda olsa bir umut ışığı doğmuş ve içlerine bir seviç düşmüştü, aha geliyi, aha geliyi uzaktan ağrı bir , iki gamıyonlar çıktı geliyi diye işçileri bir heyecan bir sevinç almıştı, bir müddet sonra kamıyonlar gelipde şeker fabrikasına girdiklerinde onları hasretle bekleyen milletin mutluluğu yüzlerine vurmuştu, işçiler hep birlikte yoldan gelecek olan diğer kamıyonların biran önce sağ salim gelmeleri için Allaha dua ederek yollarını gözlemeye başlamışlardı. Danamamik, Kemal Hasan ve Sadık kamıyonları pancar silosuna çekerek günü birlik işlerini aksatmadan karda kışda kalmış ama o girdaptan kurtulmuş kahraman edasıyla tekrar seyri sefere başlamak için arabalarından pancarları boşaltmaya başlamışlardı.
---------------------------------------------------
Not; bu skeçte adı geçen canlarımızdan hakka yürümüşlere tanrıdan rahmet hayatta olanlarada uzun ömürler dilerim.
Sevgili canlar. eğer sulçulisan ettikse affola.
Saygılarımla.
Söz; Yusuf Aslan. |