37/57 ÇATAK KÖYLERİ


Site AnasayfaMesaj Gönder
     
http://www.dailymotion.com/catak57 Yazan : salih Şehir: türkeli Zaman : 21 Ekim 2010 Persembe  
TÜRKELİ DEVLET HASTANESİ KAPATILMAKMI İSTENİYOR.?

İLÇE SAKİNLERİNDEN DUYUMLARIMIZA GÖRE ENTERGE HASTANESİ OLARAK HİZMETE DEVAM EDECEĞİ SÖYLENİYOR EĞER GERÇEK ÖYLE OLURSA AİLE HEKİMLİĞİ GİBİ BİR SAĞLIK OCAĞI HALİNE GELCEKTİR.GÜNDE YÜZLERCE HASTANIN TEDAVİ OLDUĞU ŞİRİN İLÇEMİZDE TEŞEKKÜRLÜ HİZMET VEREN BİR HASTANENİN KAP...ATILIP ENTERGE HASTANESİ OLARAK HİZMET VERMESİ İLÇE SAKİNLERİNİN SIKINTILI GÜNLERİN BAŞLANGICI DEMEKTİR TÜRKELİLER UYANIN HASTANEMİZ ELİMİZDEN GİDERSE AÇARIZ AVUCUMUZU ÇOK DUA EDERİZ BU HASTANE KOLAYINA AÇILMADIĞINI HEPİMİZ İYİ BİLİYORUZ AK PARTİ ESKİ İL BŞK SAYIN DURSUN DEMİREL BEY VE YANINDAKİ ARKADŞLARI SAĞ OLSUNLAR BU KONUDA ÇOK BÜYÜK ÇABALRI OLDU TÜRKELİ İÇİN EL ELE. SESİZ KALMAYLIM ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR ÜSLÜBÜNE UYGUN ŞEKİLDE KURALLAR ÇERÇEVESİ İÇİNDE SESİMİZİ DUYURALIM BU İLÇE HEPİMİZN.!!!
     
     
Yazan : birol polatkan Şehir: çatak 37 Zaman : 24 Eylül 2010 Cuma  
çatak(canbaz)köyü kete mahallesinden rahmi oğlu fehmi çetinkaya abimiz çalıştığı işyerinin tabelasının düşüp başına isabet etmesi, nedeniyle tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayıp,yaşamını yitirdi.merhumun cenazesi cuma günü çatak köyünde toprağa verilecektir.ailesi ve yakınlarının başı sağolsun. allah sabır versin,mekanı cennet olsun.
     
     
http://catak57 Yazan : METİN KAYA Şehir: çatakgüney Zaman : 16 Eylül 2010 Persembe  
salih bey sagolun video eklemiş siniz sayın muhtarın SATILMIŞ KAYA TEŞEKKÜR EDERİM ÇATAKGÜNEYDE GÜZEL BİR BAYRAM YAPTIK ben kendi adıma söz veriyorum her konuda yardımcı olacağım Metin KAYA
     
     
http://www.clubtaskopru.web.tr Yazan : Club Taşköprü Şehir: Kastamonu Zaman : 18 Agustos 2010 Çarsamba  
siteniz güzel başarılarınızın devamını diliyoruz :h
http://www.clubtaskopru.web.tr
Yönetimi
     
     
Yazan : Cemal Gürel Şehir: Kastamonu / çatalzeytin Kızılcakaya Zaman : 27 Haziran 2010 Pazar  
Değerli dostum Bacanam Sabri Çelik hakkında Yapmış Olduğun haberden Dolayı Çoooooooook Teşekkür Ederim Sabri ' ye O haberden sonra bazı duyarlı kişi ve kurumlardan yardım geldi O yardımda bulunanlarada ayrıca TEŞEKKÜR ederim vesile olan herkesden Allah razı olsun. Ayrıca yaptığın bu haberden dolayıda şahsına TEŞEKKÜR ederim
     
     
Yazan : ramazan ünlütürk Şehir: dikmen/berlin Zaman : 25 Haziran 2010 Cuma  
“Ermenistan Ortak Tarih Komisyonu teklifini kabul etmiyor” sözü haklı mıdır?
Düşünülenin aksine Ermenistan’ın eski Cumhurbaşkanı Koçaryan, Türkiye’nin ortak tarih komisyonu teklifini derhal kabul etmiş ve bu teklifi daha da genişleterek “hükümetlerarası komisyon” kurulmasını önermiştir: “..milletlerimiz arasında askıda kalan tüm sorunları çözmek ve bir anlayış birliğine ulaşmak amacıyla bu sorunları görüşecek hükümetlerarası bir komisyon toplanabilir.” (25 Nisan 2005)
Nitekim 2009 Zürih Protokollerine göre hükümetlerarası bir komisyon ve ona bağlı tarih komisyonu da kurulacaktır.

“Tarih Komisyonu kurulsun, gerçekler ortaya çıksın” sözleri haklı mıdır?
Tarih Komisyonu, uluslararası bir komisyondur. Bu komisyonda Türkiye, Ermenistan ve İsviçre yer alacaktır. “Tarafsız ülke” İsviçre, “soykırım yoktur” demeyi bile suç saymaktadır. İsviçre’nin hakemliğindeki Tarih Komisyonu, Ermenistan lehine bir karar verirse ne olacaktır? Bir türlü anlatılmayan konu budur.

“Uluslararası hukuka başvurmak” ne demektir?
Fransa Parlamentosunun 2006 yılında çıkardığı “Soykırımı İnkâr Yasası” üzerine, "Türkiye’nin Ermeni politikasında büyük sürprize hazırlandığı, soykırım iddialarını uluslararası yargıya taşıyabileceği” haberi verilmişti. (Utku Çakırözer, http://www.milliyet.com.tr/2006/11/15/siyaset/axsiy01.html, 24.03.2007)
2010 ABD tasarısından sonra da, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü “ayrıntılı konuşmak doğru değil. Fakat, uluslararası hukuka başvurmak da değerlendirdiğimiz opsiyonlardan biri” şeklinde konuşmuştur. (25 Mart 2010, Yeniçağ, Sümeyra Yılmaz)
“Uluslararası yargıya/hukuka başvurmak”, Türkiye’nin Ermeni iddialarını kendi eliyle “uluslararası uyuşmazlık” haline getirmesi demektir. Kısacası Türkiye’nin Ermeni iddiaları nedeniyle yargılanması mümkün hale gelecektir. Ermenistan’ın istediği de zaten budur.
Türkiye aleyhine çıkarılan “soykırım yasaları”na karşı bir kınama yasası çıkarmak gerekirken maalesef “uluslararası hukuka başvurmak”tan söz edilmektedir.

Uluslararası bir komisyonun veya mahkemenin Türkiye’yi Ermeni iddiaları nedeniyle yargılamaya hakkı var mıdır?
Hayır. Ermeni iddialarının haksız olması bir tarafa, 1915 nakil ve iskân kararları Türkiye’nin yasama, yürütme ve yargı egemenliği içindedir. 1915 nakilleri hakkında o zaman yürürlükte olan Türk kanunları ve Türk yargısı yetkilidir. (Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi/doğal hakim ilkesi) Nitekim Atatürk de iç hukuku ilgilendiren bu konunun uluslararası uyuşmazlık haline getirilmesine asla izin vermemiş, Ermeni iddiaları için uluslararası komisyonlar ve mahkemeler kurulmasını (Sevr, md.144, md.230) asla kabul etmemiş, Ermeni iddiaları nedeniyle Malta’da hapsedilen Türklerin geri dönmelerini sağlamış, Türkiye’nin yargı egemenliğini asla devretmemiştir. Ülkemiz işgal altındayken bile egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu savunmuştur.
Ermeni meselesinin hukuken çözümlenmesini de en özlü şekilde Atatürk anlatmıştır: “Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan isteklerinden çok, dünya kapitalistlerinin iktisadi yararlarına göre çözülmek istenilen mesele, Kars antlaşması ile en doğru şekilde çözüme ulaştırılmış oldu. Yüzyıllardan beri dostluk içinde yaşayan iki çalışkan halkın iyi ilişkileri memnuniyetle yeniden kuruldu.”
Hepimizin mutlaka bilmesi gerekir ki Ermeni meselesi 13 Ekim 1921 tarihli Kars Antlaşması’yla çözümlenmiştir. Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan arasında yapılan Kars Antlaşması ile büyük devletlerin Kafkasya’ya müdahalesi önlenmiş (md.1), Kafkasya’daki sınırlar tespit edilmiş (md.4 vd), karşılıklı genel af ilân edilmiş (md.15), Ermenistan haksız iddia ve taleplerinden vazgeçmiştir. (md.2)

Büyük devletlerin Kafkasya’ya müdahalesi Kars Antlaşması ile önlenmiş iken başta Rusya, Almanya, Fransa, İngiltere (Galler Meclisi) ve ABD (Eyalet Meclisleri) olmak üzere büyük devletler Türkiye aleyhinde neden soykırım yasaları çıkarmaktadır?
Atatürk’ün “dünya kapitalistlerinin iktisadi yararları” sözü günümüzde de geçerlidir. Ancak büyük devletlerin Kafkasya’ya hukuken müdahale edebilmesi için Kars Antlaşması’na aykırı yeni bir milletlerarası antlaşmanın yürürlüğe girmesi gerekir. İşte bu yeni milletlerarası antlaşma, 10 Ekim 2009 tarihinde İsviçre’de imzalanan ve büyük devletlerin ayakta alkışladığı Zürih Protokolleridir. Nitekim Michigan Üniversitesi’nden tarihçi Libaridian, protokollerin “manevi babaları”nın ABD ve Rusya olduğunu söylemiştir. (20 Mart 2010, Cumhuriyet, Elçin Poyrazlar’ın röportajı.)
Büyük devletler Zürih Protokollerinin imzalanmasını, “önce sorun sonra çözüm” yönlendirmesiyle başarmıştır: Ermeni propagandaları 1960’lı yıllarda başlamış, 20 civarında devlet Türkiye’nin milli onuruna manevi zarar veren soykırım yasaları çıkarmış, dünyanın dört bir yanında 130’dan fazla soykırım anıtı açılmıştır. Avrupa Parlamentosu ise 1987’den sonra defalarca “Ermeni soykırımı şu ana kadar ne bir siyasi mahkûmiyet konusu olmuştur ne de herhangi bir tazminat alınabilmiştir.” şeklinde kararlar almıştır. 2000’li yıllardan itibaren tutum değiştiren Türkiye, “sorunu” uluslararası bir komisyona/Lahey Adalet Divanı’na götürme aşamasına gelmiş ve nihayet Zürih Protokolleri imzalanmıştır.

ABD Dışilişkiler Komitesi Türkiye aleyhinde bir karar tasarısını neden kabul etmiştir?
ABD Büyükelçisi Jeffry oylamadan önce TBMM’ye gelerek Dışişleri Komisyonu üyeleri ile görüşmüş, Ermeni tasarısının kabul edilme ihtimalinin % 50 olduğunu anlatmış ve ABD talebini iletmiştir: “Tek çıkış yolu Ermenistan’la uzlaşılan protokollerin onaylanmasıdır.” (17 Şubat 2010, Milliyet, Önder Yılmaz) TBMM protokolleri onaylamamış ve tasarı kabul edilmiştir.

ABD tasarısında Türkiye’ye yönelik suçlamalar nelerdir?
- ABD tasarısında “Ermeni soykırımı, 1915-1923 yılları arasında tasarlanmış ve icra edilmiştir.” denilmektedir. Ne ilginçtir ki Lozan’da genel af konusu görüşülürken işgal kuvvetlerine yardım edenlerin de af kapsamına alınması için Türkiye’ye adeta yalvarılmış, böylece Ermeni çeteciler de genel af kapsamına girmiştir. (Lozan, 8. Ek Protokol) Türkiye Lozan’da iyiniyet göstermiş ve affetmiştir ama bugün Lozan’daki genel af yıllarını (1914-1922) aşan bir şekilde suçlanmaktadır.
- ABD tasarısında soykırım kavramının yanısıra “insanlığa karşı işlenen suç” kavramı da yer almaktadır. Türk halkı, “soykırım” ve “yok etme kastı” sözlerine odaklanmıştır, oysa Uluslararası Ceza Mahkemesi Sözleşmesi’nde soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş suçları başlıkları altında yüzlerce cezai sorumluluk hali düzenlenmiştir.
- ABD tasarısında Mondros Mütarekesi dönemindeki yargılamalar, Ermeni iddialarının delili olarak gösterilmektedir. Gerçekte, mütarekeden sonra ülkemiz işgal altındayken olağanüstü mahkemeler kurulmuş ve Sevr Projesinin altyapısını oluşturmak üzere hukuka aykırı yargılamalar gerçekleştirilmiştir. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki rapora göre, birbirini tanımayan insanlar beraberce suç işlemiş gibi tutuklanıp yargılanmış, gerçek dışı tanık ifadeleri ve düzmece evraklarla mahkûm edilmiştir. Bu dönemdeki yargılamaların en haksız olanı da Atatürk ve arkadaşlarının idama mahkûm edilmesidir.

ABD tarihi ve hukuki gerçeklerden habersiz midir?
Şükrü Server Aya’ya göre ABD kendi arşivlerinden bile habersizdir. Sözgelimi 22 Nisan 1922 tarihli ve 192 sayılı ABD Kongresi kararında, Ermenilere gönderilen Amerikan yardımlarının hiçbir engellemeyle karşılaşmadığı, yardımların sadece Hıristiyanlara yapıldığı, Müslümanların aç oldukları halde yardımları koruduğu, Fransızlar ve Ruslar Anadolu’dan çekilirken Ermenilerin de göç ettiği, 1.414.000 Ermeni’nin hayatta olduğu, Türklerin mezalim yaptıklarına ilişkin tek satır olmadığı ifade edilmektedir. (Şükrü Server Aya, Soykırım Tacirleri ve Gerçekler, Der Yay., s. 189 vd.)

“Tarihin tartışmalı dönemlerine ait yargıda bulunmak parlamentoların işi değildir, tarih tarihçilere bırakılmalıdır, tarihi belgeler incelenmeli, gerçekler ortaya çıkmalıdır” şeklindeki sözler haklı mıdır?
Tarihi araştırmaları yasaklayan yoktur. Yanlış olan, tarihi belgelerin incelenmesi adı altında Türkiye’nin sanık sandalyesine oturtulmasıdır.

ABD tasarısı veya önceki soykırım yasaları Türkiye için bir hukuki sonuç doğurur mu?
Hayır. Yabancı ülke parlamentolarının Türkiye aleyhinde kabul ettiği kararlar, başta uluslararası antlaşmalara iyiniyetle riayet ve devletlerin milli onuruna saygı gösterme yükümlülüğü olmak üzere milletlerarası hukuk normlarına aykırıdır, Türkiye için hiçbir geçerliliği yoktur.

Türkiye “soykırım yasalarına” karşı ne yapabilir?
Yabancı ülke parlamentolarının Türkiye aleyhinde yasa çıkarmalarına karşı TBMM de o ülkeleri kınayan bir yasa çıkarmalıdır. Sözkonusu “soykırım yasaları” Türkiye’ye iftira niteliğinde olduğuna göre buna ilişkin bir kınama yasası çıkarmak Türkiye’nin hem hakkı hem de görevidir.
Sözkonusu kınama yasası hakkında TBMM’de yapılacak oylama, en az bir ay öncesinden periyodik olarak kamuoyuna duyurulmalı, Meclis görüşmeleri bütün televizyonlardan naklen yayınlanmalıdır. Türk milletinin haklarını savunmakla görevli olan TBMM, Türkiye’ye yönelik her türlü haksız müdahaleye karşı birlik ve beraberlik içinde olduğunu göstermelidir.
Unutulmamalıdır ki tam bağımsızlık ve milli egemenlik, Cumhuriyet kurulurken Türk milletinin yaptığı temel tercihtir. Türkiye’nin bağımsızlık ve egemenlik haklarını korumak partiler üstü bir konudur ve vatandaşlık görevidir.
     
Sayfalar: Birinci<<< 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 >>>Sonuncu

en iyi açık parfüm | açık parfüm | Parfüm | indir